Analog Fotoğrafçılık Nedir?

Tanımı içinde kendine dair sır bulunduran bu konuya yazının sonlarına doğru değineceğiz. Daha basit bir şekilde anlatmaya çalışırsak analog fotoğrafçılık; analog fotoğraf makineleri yardımıyla bir film üzerine çekilen fotoğrafçılığın bir alt dalıdır.

Analog dilimize fransızca’dan geçmiş ve ingilizce sözlük anlamıyla “Sürekli (zaman içinde devam eden) bir değeri olan, fiziksel nicelik tarafından temsil edilen sinyaller veya bilgi ile ilişki kurma veya kullanmak” anlamına gelir.

Analog fotoğrafçılık, film fotoğrafçılığı gibi terimleri duymaya başlamışsanız fotoğrafçılığa olan ilginiz ilerlemiş ve artık yeni şeyleri denemeye açılmışsınız veya fotoğrafçılığı araştırmaya başlamışsınız demektir. Tebrikler! Sizi fotoğrafçılığın en tatlı kısmıyla tanıştırmaktan büyük mutluluk duyuyorum. En azından benim için fotoğrafçılığın en zevkli kısmı analog fotoğrafçılık yaptığım, filmle kareler yakalamaya başladığım zamanlardır.

Burada bir soru aklımıza takılıyor. İyi de film nedir? Uzun metrajlı şeyler değil miydi film?

Günlük hayatta çok sık kullandığımız, sinemada, televizyonlarda gördüğümüz film tabiri aslında filmi izlememizi sağlayan negatiften gelmektedir. Bunu kavramak için filmin ne olduğunu anlamaya çalışalım önce. Film; ışık ile kimyasal tepkimeye giren fotoğrafçılık araçlarından biridir. Bunu olabildiğince basit bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Teknik terimler sizi korkutmasın.

Analog fotoğrafçılık temeli nedir?

Her madde, buna hücrelerimiz de dahil, atomlardan oluşur. Atomların bir çekirdeği ve bu çekirdek etrafında sürekli olarak hareket eden elektronlardan oluşur. Ve bu elektronlar her hareketlerinde bir titreşim ve manyetik alan yayarlar. Bunlar çok çok küçük değerler olduğundan dolayı günlük yaşamımızda fark etmemiz ve ölçmemiz imkansızdır. Işık ise foton denilen küçük enerji paketlerinden oluşur. Fotonlar hem bir miktar enerjiye sahiptirler, hem de belirli bir dalga boyunda hareketler ederler. Her renk, ışığı farklı bir şekilde yansıtır ve bu farklı dalga boylarındaki farklı renkleri görmemizi sağlarlar. Yani aslında renk dediğimiz şey farklı dalga boylarını ve frekansları ayırt etmemiz demektir. Aşağıda görebildiğimiz dalga boylarının ve renklerin frekansını görebilirsiniz. 

Gördüğümüz renklerin birer elektromanyetik dalga boyu olduğunu arkadaşlarınıza söyleyerek artık ortamlarda havanızı atacak kadar fotoğrafçı oldunuz. 🙂 Yazının devamını da okuyun ama. ^-^

İşte film ise; fotoğraf makinesinin perdesi açıldığı anda, lensten içeri girip, filme yansıyan farklı dalga boylarını kaydeden bir araçtır. Filme yansımış ve artık film üzerine olan bu bilgileri görebilmek için film üzerine kimyasallar dökerek, kısacası filmi işleyerek fotoğrafı elde ederiz.  Aşağıdaki fotoğraf Kodak marka bir film örneğidir. Bu yüzden eğer fotoğraf çekerken makinanızın kapağını açar ve filme ışık girerse bütün film yanar ve hiçbir fotoğraf kaydedilmiş olmaz. 

Film negatifi ise, filmin kimyasallar yardımıyla işlendikten sonra ortaya çıkan fotoğraflardır. Yani bu işlem oldukça basit olmasına rağmen zahmetlidir. Bizim gördüğümüz renkli hale gelmesi ve internette paylaşılabilmesi içinse dijital ortamda renklerini terse çevirmemiz gerekir. 

Sinemada izlediğimiz filmlerin aslında film negatiflerine çekilen fotoğraflar olmasından ve binlerce fotoğraf karesinin sayısını söylemek yerine, filmin uzunluğunu anlatabilmek adına uzun metrajlı film denilmiş ve kısaltılarak şu an kullandığımız film kelimesi dilimize dolanmıştır.

Fakat sadece bu tanımlarla ve bilgilere dayanarak analog fotoğrafçılıktan eski bir fotoğrafçılık tarzı diye bahsedemeyiz. Bununla birlikte gelen bir anlam ve değer de vardır. Peki nedir analog fotoğrafçılığa anlam katan şeyler? Verilen emek uzun bir süreçtir. Her filmde sayılı sayıda, örneğin 35 mm için genellikle 36 kare poz olduğundan dijital makinelerimizle olduğu gibi önümüze gelen her şeyi çekmeyiz.

Bunun yerine belirli bir anlam yüklediğimiz olayları, kişileri, mekanları çekeriz. Bu da çektiğimiz fotoğraflara manevi bir anlam yüklememizi sağlar. Bu 36 kareyi bitirmek bir anda yapılabilecek bir şey olmadığından çektiğiniz fotoğrafları beklemeniz gerekir. Bu bekleme süresi, fotoğrafa verdiğiniz emeği arttırır. Tıpkı bir mektup beklemek gibi. Zaman geçtikçe fotoğrafların değeri artar. Elbette artıları olduğu kadar eksileri de vardır.

Fotoğraf belirli bir değeri anlatmak ve açıklamak için kullanılan bir alandır. Analogun fotoğrafa değer katan bir yanı vardır. 

Exit mobile version