Kalıtsal yersizlik: Orada Her Kimse

Basma Alsharif’in, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Orada Her KimseSALT Galata’da açıldı. Sanatçının yedi yıllık üretim sürecini kapsayan sergi, 26 Nisan’a dek görülebilecek.

Orada Her Kimse”, Basma Alsharif‘in yurt kavramıyla ilgili sorgulamalarını konu ediniyor. Yurt kavramının, ilk akla gelen anlamıyla “evde” olmaktan öte “kalıtsal yersizlik” hâlini ve daha kişisel bir yönüyle sanatçının bilinçaltında beliren “sınırsız toprak” fikrini konu alan sergi, zaman ve mekan kavramının ötesine geçerek izleyiciyi ulusal kimliğin ötesinde bir yerlere, şöyle bir oturup düşünmeye davet ediyor.

“Oturup düşünme” derken bunu gerçekten yaptığını söyleyebiliriz. Üst katta “Gazze Amatör Filmleri” (2013) adlı video işini eski bir televizyon ekranıyla aynı hizadaki rahat bir koltuktan, zaman zaman ekrana yansıyan suretinizle ani bir karşılaşma yaşayarak deneyimlemek mümkün.

Sergi ayrıca, dile getirdiği kavramlarla ilgili sık sık düşünme alanları yaratıyor. Hem “Göz Aldanması” (2016)  adlı işinde, Alsharif’in SALT Galata’ya taşınan Kaliforniya’daki evinin oturma odasını ve bilinçaltı akışından esinlenerek oluşturduğu gündelik hayatından izleri  görebildiğimiz videosunu izlerken, hem serginin küratörü Farah Aksoy’un “serginin kalbi” dediği en alt kattaki oturma odasında sanatçının “gezi notları ve erotik yazımlardan esinlenen” kitabı “Bir Filist”e göz atarken sık sık sergiyle ilgili düşünme fırsatı yakalıyoruz. 

Kitap günümüz Lübnan’ından yola çıkarak 1935 Filistin’ine, oradan da, Antik Mısır’ın M.Ö. 16. ve 11. yüzyıllar arasındaki Yeni Krallık dönemine uzanıyor. Bir Filist’in ilgi çekici bir diğer özelliğiyse serginin geçişli haliyle uyumlu olarak 1940’ların sonunda kullanıma kapanan Hayfa-Beyrut-Trablus hattı ve Filistin Demiryolları’yla kesişen tarihi hatlarda kurgusal bir tren seyahatini konu alması.

Aksoy, kitabın ismine değinerek, Filist kelimesinin Filistin topraklarında yaşayan eski bir halk olduğunu, İngilizcede 16. yüzyıldan kalma bir kelime oyunu olarak belirttiği “cahil/kültürsüz” kimse anlamına geldiğini belirtiyor.

“Sınırlı” topraklara karşı “sınırsızlığı” düşünmek

Serginin “kalbi” ise Aksoy’un aksine benim için “Derin Uyku”(2014) adlı video işi oluyor. SALT Galata’nın mimarisiyle uyumlu olarak merdivenlere yerleştirilen video, bir merdivenden ötekine geçerken köşede karşınıza çıkıyor.  Sanatçının, dışarıdan bir göz ya da içeriden bir şahit olarak Gazze Şeridi üzerinde hak beyan ettiği video işi sürekli tekrarlar, işaret etmeler, ışık patlamaları ile sizi gerçek bir geçiş güzergahında adeta alıkoyarak kendine çekiyor ve içinizdeki devam etme dürtüsüyle kalıp izleme merakını aynı anda tetikliyor. Bu sayede, ülkelere yani “sınırlı” topraklara karşı “sınırsızlığı” düşünmek için bir tecrübe alanı yaratmış oluyor.

Alsharif’in yedi yıllık üretiminden bir seçkiyi, Türkiye’de izleyebilmek ayrıca anlamlı. Sanatçının kendi sorgulamalarından öte kendi tecrübelerimizi, tanıklıklarımızı da bir kez daha düşünmek için önemli bir fırsat yakalıyoruz.

Bunun yanı sıra, 2017 yapımı Ouroboros (Kuyruğunu Yiyen Yılan) filmi SALT Galata’da sergi boyunca, günde 4 kez gösterimde olacak. 77 dakikalık Ouroboros, Nietzsche’nin zamanın döngüsel bir formda olduğu ve olayların bu döngüsellikte sonsuza dek yinelenmiş olduğu, yinelendiği ve yineleneceği tezini içeren “ebedi dönüş” fikrini konu alıyor. Bir gününüzü hatta  iki gününüzü rahat rahat ayırmak isteyebileceğiniz, oturup düşünebileceğiniz, film izleyebileceğiniz bir sergi “Orada Her Kimse”. 26 Nisan’a dek SALT Galata’da görülebilir.

Exit mobile version