RÖPORTAJ: SUIMASEN EDITIONS

*Suimasen Editions, sanatçılarla basılı malzeme işbirliklerine odaklanan bağımsız bir yayıncı. Yakın geçmişte Erdem Varol ve İbrahim Karakütük ortaklığıyla hayata geçen bu girişimi, geleceğe dair hedef ve projelerini konuştuk. Gelecekte Suimasen Editions’ın adını daha sık duyarsanız şaşırmayın! 

Röportaj: Cenk ‘Mirat’ PEKCANATTI

– Öncelikle ikiniz hangi sayede bir araya geldiniz?

İbrahim Karakütük: Kişisel deneyimler ve Rambo Mozart

Erdem Varol: Mert Öztekin’in Fail Books`taki sergi ve kitap lansmanına ikimizin de erken gidişi tanışmamıza vesile oldu. Ata KAM (Fail Books`un kurucusu) bize “Lansmana daha 2 saat var. Siz bir kahve için tanışın” dedi. Biz de tam olarak öyle yaptık. Ama birden fazla kahve içtik… (gülerek) Sonra da zaten ayrılmadık…

İ.K: Aynen öyle…

– ‘Suimasen Editions’ fikri ilk olarak nasıl ortaya çıktı?

İ.K: Yaşadığımız iyi-kötü deneyimlerin bir araya gelmesinden… ve kötü deneyimlerin biraz daha ağır basar olması, bizi kendi yayıncımız olmaya götürdü.

– Kötü deneyimden kastınız nedir?

E.V: Kolektif hareket etmenin zor olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla dayanışmayla alakalı sıkıntılarımız var. Belki bir Türkiye Fotoğraf Ekolü’nden bahsedilememesinin nedenlerinin biri de birlikte hareket etmeye pek alışık olmadığımızdan kaynaklı olabilir.

Diğer bir olumsuz deneyim ise bireysel yayın yapmak isterken karşılaşılan zorluklara dair… Fotoğraf albümü yapmak için yola çıkıyorsanız, şunu bilmelisiniz ki bu süreç fotoğraf çekmekten çok daha zor… Aslında bilmek zorunda olmadığınız birçok teknik bilgiyi ve prosedürü zorunluluktan öğreniyorsunuz. Bunlar çok küçük çabalar olarak görülebilir… Fakat zaten kısıtlı kaynaklardan erişilen bilgileri süzgeçten geçirerek doğru bir karar vermek uzunca zamanınızı alabiliyor.

Örneğin; kitabımı çıkarırken ‘ISBN ve Bandrol’ almak için uzunca bir araştırma yaptım. Daha önce bandrol almış insanlar ve yayıncılarla görüştüm. Kafam iyice karıştı. Daha sonra oturdum bu konudaki yasayı okudum. (gülerek) Sonunda da bu konuda baya bir bilgi sahibi olmuş oldum. 
Diğer taraftan fotoğraf albümü basmak için bir matbaa arayışına giriyorsunuz. Bu zaten pek fazla seçeneğinizin olmadığı bir alan. Ayrıca matbaa seçimi de fotoğrafçıyı zorlayan bir diğer konu… (gülerek) Çünkü hayalinizdeki materyali hayata tam olarak geçirecek yer; matbaa… 

– Peki, “Suimasen Editions tüm bunlara bir tür tepkiydi” diyebilir miyiz?

İ.K: Hayır. Aslında bu bir tepkiden ziyade, olumsuz koşullardan yana ağlanmak yerine, kendine ait bir alan yaratmakla ilgili…

E.V: Biz de tam olarak kendimize ait bir alan yarattık. Yayıncı olma fikri öncelikle bizim için gerekliydi. Kendi yayınlarımızı yapmak istiyorduk. İbrahim o sıra kitabını çıkartmak için İstanbul’a gelmişti. Ben de onun yanına gittim. Sonra aynı günün akşamında oturup, yayın üretmekle alakalı geleceğe dair planlardan bahsederken, “Neden birlikte çalışmıyoruz” dedik. “Eee… hadi o zaman kolları sıvıyoruz” diyerekten işe koyulduk. O akşam İbrahim ismi verdi. “Suimasen”…Ve başladık.

– “Suimasen”… Bu kelimenin anlamı nedir?

İ.K: “Suimasen” Japonca bir kelime… Sesinizin tonuna ve bedensel hareketlerinize göre hem bir iyi niyet hem bir küfür olarak kullanılıyor.

E.V: Kelimenin düz çevirideki anlamı ise; ‘Pardon’

– İsim olarak Japonca bir kelimeyi tercih etmenizin özel bir sebebi var mıydı? 

E.V: Hayır, geçmişte “Hadi ismini koyalım artık….” aşamasında kalan birçok proje deneyimi yaşadık. Buna hemen bir isim bulup, başlayalım istedik. 

– O zaman sadece tonlamanın sebep olduğu nüansla ortaya çıkan ironik durum muydu tercih sebebi? (gülerek) Yoksa niyetiniz kötü tecrübeleri sizlere yaşatanlara inceden bir saygı duruşu muydu?

İ.K: Hayır. Kötü tecrübeleri geride bıraktık. Önümüzde de güzel bir yol var. Ona odaklanmak, yapmak istediğimiz işlerimizi özgürce yayınlamak ve göstermek istiyoruz. 
E.V: Aslında kötü tecrübe dediğimiz şey, bizim tecrübeyi algılayış biçimimizde saklı… Sonuca bakılınca, bunlar yaşanılmasa yanyana durma kabiliyetimiz gelişmeyecekti.

– Suimasen Editions’ın yazılı bir manifestosu var mı?

E.V: Hayır yok. Sözlü, kulaktan kulağa aktarılacak, Dede Korkut Hikayeleri gibi olacak… (gülerek) şaka bir yana bazı notlarımız var. Yakında bunları derleyeceğiz.

– Bağımsız yayıncılar olarak öncelikli hedefleriniz neler?

E.V: Yayın yapmak. Düz… Sade… Yayıncı niye kurulur? Yayın yapmak için.. Biz başka insanlarla da işbirliği yapmak istiyoruz.

– İşbirliği hususunu biraz açabilir miyiz?

E.V: Dolayısıyla amaç sadece yayın yapmak değil, en çok arzuladığımız şeylerden biri; yayın yapan insanlarla özellikle dağıtım konusunda biraraya gelmek. Yayın çıktıktan sonraki süreçte, en önemli konulardan biri de bu yayının nasıl dolaşıma gireceği… Bu noktada bizim insanlara yurtiçi ve yurtdışında yardım ve pratik çözümlerimiz olabilir. Kendi kitaplarımızı yaparken işbirliği yaptığımız, yurtiçi ve yurtdışı kitapçılar, fotoğraf kitabı festivalleri bunlardan bazıları…

– Şu ana kadar Suimasen Editions neler yayınlandı?

E.V:Ertuğrul İsmet Örs’ün “like me” fotozininde işbirliği yaptık. Önemli bir bölümü tükenmekle birlikte, dilerseniz Ertuğrul İsmet Örs’ten imzalı bir kopya temin edebilirsiniz. Biz de yayının dağıtılmasına destek olduk. Sırada birkaç yayın daha var. Fakat kuruluşumuzdan bu yana önemli bir gelişme oldu. DOLAR KURUNDAN TEMELLİ OLARAK KAĞIT VE BASKI MAALİYETLERİ ORTALAMA 3 KAT ARTTI…

İ.K: Bu yüzden biz de alternatif çözümler arıyoruz. Daha şimdiden önümüzde birkaç güzel yayın var. Belki sadece bunun haberini verebiliriz.

E.V: İsimler de belli mesela Can Tanrıseven’in herşeyi hazır… Okan Pulat’la da çalışıyoruz.

– Bu nokta da durumu doğru mu anlıyorum? Şu ana kadar ‘Suimasen Editions’ imzalı bir fotoğraf albümü yayımlanmadı. Fakat proje bazlı olarak yayınlanmayı bekleyen mevcut bir takım işler söz konusu…

E.V: Hayır. Ertuğrul İsmet Örs ile işbirliği dışında birşey yapmadık. Fakat zaten biraz böyle ilerleyecek… Yani hedefimiz yalnızca Suimasen Editions imzalı yayın yapmak değil…

İ.K: Bu arada şunu da belirtebiliriz. Yalnızca fotoğraf kitaplarına odaklanmıyoruz. Fotoğraf gibi… resim… metin… Bu alanlarda da işler göstermek ve paylaşmak istiyoruz.

– Hazırda bekleyenlerin dışında; ileriye dönük olarak yapmayı düşündüğünüz ne gibi projeler var?

E.V: Onur Girit, Arzu Arısoy, Dinçer Dökümcü, İbrahim ve bana ait fotozinleri çıkartmaya hazırlanıyoruz. Sonrasında neler olacak?, onu hep birlikte göreceğiz.

İ.K: Bende yılda üç kez çıkacak bir zine hazırlıyorum. Dört aylık periyotlarda… İlk zini önümüzde hafta basacağız. (gülerek) Umarım.

– Son yıllarda yayımlanan fotoğraf albümleri sayısında bir artış gözlemleniyor. Bu gelişmeyi ne gibi sebeplere bağlıyorsunuz?

E.V: Ben hiç öyle düşünmüyorum. En azından Türkiye özelinde çokta fazla fotoğraf albümü çıkmıyor. En son yapılan FUAM Fotoğraf Kitabı Festivali’nde de bunu gözlemlemek mümkündü. Her evde bir fotoğraf makinası… ve herkesin elinde fotoğraf makinalı bir telefon olduğunu varsayarsak; sayı çok az…

İ.K: Fotoğraf özelinde konuşursak… Sanatçılar kitaplara daha iyi odaklanabiliyor gibi. Yapısal olarak hafızada kalması daha kolay… Böyle olunca çalışmasıda daha kolay bir hale geliyor. Burada ki kolaylık tabiki de fiziksel bir kolaylık… (gülerek) Avuçların arasında evire çevire oluşuyor. Maket kitaplarda bir artış olabilir belki… Açıkçası ben bunu gördükçe çok seviniyorum.

E.V: Aslında FUAM’ın bu konuda payı çok fazla… ve bunun dışında bağımsız yayıncılar da var. Fail Books, Torna gibi… İnsanlara cesaret vermeleri bence çok önemli… Eğer ülkede daha çok kitap görüyorsak, nedeni bu oluşumlardır.

– Yayınlanan fotoğraf albümleri sizce yerini buluyor mu? Bu üretimlerin nafile çabalar olduğunu düşündüğünüz anlar oluyor mu?

İ.K: Nafile çabalar olduğunu düşünmüyorum. Ama çoğu zaman tam olarak da yerini bulmuyor. Bunun içinde çok çalışacağız.

E.V: Ben hiçbir enerjinin boşa gideceğine inanmıyorum. Bu genel olarak hayat için geçerli bir varsayım… “Yerini bulma” olayı, zaman alacak bir şey…

– Fotoğrafın günümüzdeki gidişatı ve geleceği konusunda düşünceleriniz neler?

İ.K: Her şey çok hızlı değişiyor. Fotoğraflarda öyle… Bu yüzden şimdi bunun hakkında söylenecekler biraz beylik laflara dönüşebilir. Ama bu hız beni biraz korkutsa da, heyecan verici buluyorum.

E.V: Fotoğrafın saniyenin çok küçük bölümünde üretiliyor oluşundan ve o an’ı barındırıyor olmasından ötürü büyüsünü hiçbir zaman yitirmeyecektir. Fotoğraf ekipmanlarının teknolojik gelişimi yeni bir devri açabilir. Fakat fotoğrafın doğası aynı zamanda fotoğrafçının doğasını yansıttığından ötürü, özü hep aynı kalır diye düşünüyorum. En azından umuyorum…

– Benim atladığım, sizlerin gündeme getirmek istediği, herhangi bir husus yada hususlar var mı?

İ.K: (gülerek) İmam hatipler kapatılsın!

E.V: Kağıt fiyatları ve baskı maliyetlerindeki artış bu ara en çok takıldığım konu. Ve tabi bunların ana nedeni…

– Bahsettiğiniz bu maliyet artışları sebebiyle alternatif mecralar üzerine hiç düşünüyor musunuz?

E.V: Alternatif mecralardan ziyade, ucuz maliyetli çözümlere bakıyoruz.

İ.K: Bunu ara ara Erdemle konuşuyoruz ve alternatif yöntemler arıyoruz.

– Verdiğiniz samimi cevaplardan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Güzel haberleriniz duymak adına sabırsızlanıyorum. Yolunuz açık olsun!

E.V ve İ.K: Suimasen Editions’a gösterdiğiniz alaka için bizde size teşekkür ediyoruz.

İbrahim Karakütük, 1990, Ankara – 2012 yılında fotoğrafı bir anlatı biçimi olarak görmeye ve lens tabanlı işler üretmeye başladım. Kullandığım dili her seferinde yeniden şekillendirmeye ve anlatmak istediğim hikaye ile birlikte çalışacak bir dil edinmeye çalışıyorum. 2013 yılından 2017 yılına kadar 4 farklı maket kitap ürettim, Vitrivius Man (2013 maket kitap) , Babam (2013 maket kitap) , -3 (2014 bağımsız yayın) Islak Hüzün (2017). İstanbul Photobook Festival’de (2017) FUAM-Kassel ortak jürisi en iyi maket kitap ödülünü kazanan kitabım, Islak Hüzün, 2018 Mayıs ayında 500 kopya halinde MASA Yayınları tarafından basıldı.

Erdem Varol – 1988, İstanbul – Doğduğu şehrin sokaklarında fotoğraf üretmeye devam etmektedir.

Exit mobile version