Akış – Marina Abramović + MAI

Marina Abramović + MAI, Akış / Flux sergisiyle Akbank’ın desteğiyle Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve eşlik eden sergiyle Akbank Sanat‘ta.

Performans sanatının öncülerinden Marina Abramović’in Türkiye’deki ilk büyük ölçekli retrospektifini içeren sergi 26 Nisan 2020 tarihine kadar 12:00 – 20:00 arasında ziyaret edilebilecek. SSM ve Marina Abramović Institute (MAI) işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi, sanatçının performanslarının video ve fotoğraf dokümantasyonunun yanı sıra, açık çağrıya cevap veren ve projeye davet edilen sanatçılarla MAI ortaklığında geliştirilen canlı performanslar ve “Abramović Metodu”na adanan bir bölümden oluşacak. Akış / Flux sergisiyle bağlantılı olarak Akbank Sanat ise, performans sanatının tarihinden yola çıkarak bugününü şekillendiren mirasın keşfedilmesine olanak sağlamak amacıyla, Marina Abramović’in işlerinin tarihsel bir bağlam içinde ele alındığı belgesellerin gösteriminin yanı sıra performans alanından örneklerin sunulduğu bir video galeriye ev sahipliği yapacak.

SSM’de gerçekleştirilecek sergi üç bölüme ayrılıyor. İlk bölümde Marina Abramović’in yaklaşık elli senelik kariyeri boyunca ürettiği ikonik performanslar, özel koleksiyonlar ve kurumlardan ödünç alınan eser ve dökümantasyonlarla temsil ediliyor. Akış / Flux, 1970’lerden itibaren yaygınlık kazanan bir sanat biçimi olan; objesiz, geçici ve ana bağlı sosyal bir süreç olarak bugün çok disiplinli bir biçimde yapılan performans sanatının Türkiye’deki sanatseverler tarafından daha yakından tanınmasını ve tecrübe edilmesini amaçlıyor.

Serginin ikinci bölümünde, Ağustos 2019’da her tür performansla uğraşan sanatçılara yönelik yapılan açık çağrıya proje teklifleriyle cevap veren ve projeye davet edilen sanatçıların performansları üç aya yayılan farklı zamanlarda sunulacak. Müzenin ziyarete açık olduğu her gün, 12:00 – 20:00 saatleri arasında, günde aralıksız 8 saat olmak üzere, uzun süreli performanslar canlı olarak gerçekleştirilecek.

Akış / Flux, Abramović’in halka yönelik olarak gerçekleştirdiği egzersizler doğrultusunda, ziyaretçilerin bizzat katılımıyla farklı tecrübeler yaşayacağı “Abramović Metodu”na ayrılan bölümle son bulacak. Sanatçının seneler süren araştırmalar sonucunda geliştirdiği ve “başyapıtım” diye nitelendirdiği “Abramović Metodu”nun deneyimleneceği bölümde, ziyaretçiler merkezi bir rol oynayacak. Ziyaretçileri geniş çaplı, ortak katılımlı bir tecrübede bir araya getirerek kendileriyle ve birbirleriyle bağ kurmaya davet eden “Metot” hareket, hareketsizlik ve konsantrasyona odaklanan deneyimler yoluyla zaman ve mekân içerisinde bulunabilmek üzerine bir keşif çalışmasıdır.

Akış - Marina Abramović + MAI 2

Marina Abramović

Çocukluk ve ilkgençliği

Eski Yugoslavya’da savaş kahramanı devrimci bir anne babanın iki çocuğundan biri olarak 30
Kasım 1946’da Belgrad’da dünyaya gelen Marina Abramović , ailesinin devrim sonrası yeni
cumhuriyet düzenindeki öncelikli konumu sebebiyle maddi ve kültürel olarak ayrıcalıklı bir
çocukluk geçirmiştir. Doğumundan itibaren sıklıkla hasta olması ve ebeveynlerinin meşgul
yaşamı sebebiyle altı yaşına kadar büyükannesi tarafından büyütülen Abramović , Balkan
coğrafyasının zengin kültürel mirası, dini ve ruhani inanışlarıyla büyükannesinin yanında
tanışmıştır. İlkgençlik yıllarında almaya başladığı sanat dersleriyle boya dışında malzemelerle ve
kesme, yakma gibi kontrol edilemez doğal fiziksel süreçleri kullanarak sanat eserleri ortaya
çıkarmak üzerine sanatsal prensiplerini şekillendirecek düşünceler geliştirir.

Eğitimi

1965’te Belgrad Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Abramović , burada şiddet ve hareket gibi
elle tutulamaz etmenleri tuval üzerinde canlandırmak üzere denemeler yapmaya başlar. Bu
dönemde toplumdaki eşitsizliğe karşı düzenlenen öğrenci eylemlerine de katılan Abramović ,
açılmasına izin verilen Öğrenci Kültür Merkezi’nde yaşam ve sanatı bir araya getirmek üzere
yapılan sanatsal çalışmaların aktif bir katılımcısı olur. Fikirlerine yakınlık duyduğu bir sanatçı
grubuyla Kazimir Malevich, Marcel Duchamp gibi öncü figürlerin yanı sıra aynı dönemde
İtalya’da ortaya çıkan Arte Povera, Amerika’da üretilen kavramsal sanat ve Alman sanatçı ve
eğitmen Joseph Beuys’ün geliştirdiği sosyal/mistik sanat üzerine araştırmalar yapar. Aynı
zamanda Abramović , dünyanın geri kalanında gerçekleşen sanatsal gelişmeleri takip etmek
amacıyla evine yerleştirdiği siyah bir posta kutusu üzerinden önemli müze ve galerilerle iletişim
kurmaya başlar.

Sanat kariyeri ve performans sanatı

1971 senesinde sanatçı arkadaşı tarafından rulo bantla tüm vücudunun sarılmasıyla doğaçlama
biçimde ilk performansını gerçekleştiren Abramović , bundan sonraki çalışmalarında ses,
hareket ve ziyaretçi katılımını gittikçe artan biçimde kullanmaya başlar. 1972’de Edinburgh
Festivali’ne davet edilir ve ikonik Rhythm 10 (1973) performansını, aralarında Joseph Beuys’un
da olduğu bir izleyici grubunun önünde gerçekleştirir. Aynı dönemde Belgrad’da sanat
eğitmenliğine de başlar. Bedenini izleyicilerin kontrolüne bıraktığı Rhythm 0 (1974), gene aynı
sene gerçekleştirdiği Rhythm 2 ve Rhythm 5 gibi bedensel kontrol ve kontrolsüzlük üzerine
odaklanan performanslarıyla Yugoslavya ve Avrupa’nın geri kalanında gittikçe artan biçimde
tanınmaya başlar.

Ulay (1975 – 1988)

1970’li yılların ortasında bir televizyon programına katılmak üzere davet edildiği Amsterdam’da
tanıştığı Ulay adıyla bilinen Alman sanatçı Uwe Laysiepen ile başlayan kişisel ve sanatsal ilişkisi,
hem Abramović hem de Ulay’ın üretimleri açısından bir dönüm noktası teşkil eder. Sonraki
senelerde Avrupa’nın çeşitli yerlerinde beden ve çevre ilişkisi üzerine radikal performanslar
gerçekleştirirler. Kişisel ilişkilerini kavramsallaştırarak performanslarına taşıdıkları bu üretken
ilişki, sergi alanında çıplak bedenlerini şiddetle çarpıştırdıkları Relation in Space (1976), aynı
nefesi paylaştıkları Breathing In / Breathing Out (1977) ve bir sanat kurumunun girişini çıplak
bedenleriyle “zorlaştırdıkları” Imponderabilia (1977) gibi ikonik performanslar ortaya çıkarır.
İkili, Avrupa’da farklı sanat alanlarında ruhsal ve bedensel limitlerini zorlayarak ortaya
çıkardıkları performanslardan sonra 1980 senesinde devlet izniyle Aborijinlerle bir çalışma
yapmak üzere Avustralya’ya giderler. Aborijinlerin mistik ve yaşam pratiklerinden çok etkilenen
Abramović, ruh, doğa ve beden üzerine yeni keşiflerde bulunurlar ve bu prensipleri
performanslarına dahil ederler; Abramović’in zamanı yavaşlatmak ve bedenini disiplin altına
almak üzerine geliştirdiği pratikler çetin çöl şartlarıyla zenginleşir. 1988 senesinde kişisel ve
yaratıcı ortaklıklarını bitirme kararı alan Abramović ve Ulay, bu bitişi The Lovers adını
verdikleri ve video kayıt altına alınan büyük bir performansla ölümsüzleştirirler. Çin Seddi
üzerinde iki karşıt yönden 90 gün boyunca birbirine doğru yürüyen çift, orta noktada
buluştuklarında ortaklıklarına son verirler.

Solo kariyeri, Marina Abramović Metodu ve MAI

Ulay ile kişisel ve yaratıcı ortaklığına son veren Abramović , gittikçe artan bir yoğunlukla ruhani
olguları eserlerine dahil eder ve quartz ve kristal gibi yarı değerli, enerji veren taşlar ile
çalışmaya başlar. Kariyerinin bu döneminde eski çalışmalarının video ve fotoğraf
dokümantasyonlarından bir arşiv oluşturmaya başlayan Abramović , sanat eğitmenliği
tecrübelerini de kullanarak izleyicileri farklı tecrübeler yaşamaya davet eden katılımcı
performans projeleri üretmeye devam eder. 1997 Venedik Bienali’nde sergi alanının bodrum
katında hayvan kemiklerini durmaksızın temizlediği ve doğduğu coğrafyanın yaşadığı zorluklar
için bir ağıt niteliği taşıyan Balkan Baroque performansıyla Altın Aslan Ödülü’nü alır ve 2000’li
yıllarda New York’a taşınır. 2002’de Sean Kelly Gallery’de galeri alanını terk etmeksizin tüm
yaşamsal ihtiyaçlarını sergi alanında gidererek gerçekleştirdiği 12 günlük performansı The
House with the Ocean View, sanatçının objesi olmayan ve ziyaretçilerin katılımıyla tamamlanan
sanat çalışmalarına dair bir mihenk taşı teşkil eder. Burada izleyicinin beklentileri, merakı ve
enerjisiyle birebir ilişki kuran Abramović, New York’ta bulunan Guggenheim Müzesi’nde yedi
farklı performans eserini yeniden icra edeceği Seven Easy Pieces ile tanınırlığını ve etki alanını
artırır. 2010 senesinde MoMA’da gerçekleştirdiği The Artist is Present adlı, yaklaşık üç ay
boyunca, günde sekiz saat olmak üzere müze ziyaretçileriyle bir masa etrafında karşı karşıya
kaldığı uzun süreli performansı, performans sanatının dünyaca bilinmesine büyük katkıda
bulunmuş ve sanatçının kariyerinde bir milat teşkil etmiştir. Üç ay süren sergi, 850.000 kişi
tarafından ziyaret edilmiştir.

Abramović’in geçtiğimiz senelerde temellerini attığı Marina Abramović Institute (MAI), uzun
süreli performansa dair araştırma, geliştirme ve sunma misyonlarını üstlenmekte, Abramović’in
sanatsal mirasını ve tecrübesini dünyanın farklı yerlerindeki kurum ve sanatçılarla işbirlikleri ve
ortak çalışmalar vasıtasıyla paylaşmaya devam etmektedir

Exit mobile version