FUJIFILM GFX100 İncelemesi

Tam kare aynasız yerine orta format kulvarında ilerlemeyi tercih eden FUJIFILM, GFX serisinde 102 MP’lik GFX100 modeliyle çıtayı yükseltiyor.

“Büyük” düşünen fotoğrafçılar için

FUJIFILM , APS-C algılayıcıya sahip X serisi ürünleriyle fotoğraf tutkunları arasında tercih edilen markaların başında geliyor. FUJIFILM yetkililerinin en çok yanıtlamak zorunda kaldığı sorulardan biri, FUJIFILM ’in neden tam kare algılayıcıya sahip kameralar üretmediği. Buna verilen yanıt gayet basit aslında. “Biz daha büyük düşünüyoruz…” diyorlar. Bu sözlerini de GFX serisinde ürettikleri orta format kameralarla destekliyorlar. Zaten FUJIFILM GFX serisindeki ürünleri “Super Full Frame” olarak tanımlıyor.

Önce orta formatı tekrar hatırlayalım. Bildiğiniz gibi analog dönemde, fotoğraf filmleri birkaç formatta standartlaştırılmıştı. Bunlardan bir tanesi adını Leica’dan alan, Oscar Barnack tarafından 18×24 sinema filminin iki katı olan 24×36 idi. 1920’li yılların ortalarında bu film ve Leica bir efsane haline gelmişti. Bugün tam kare dediğimiz algılayıcılar da bu ölçüye sadık kalıyorlar.

Yine analog dönemde 1910’larda Kodak tarafından üretilen ve “120” koduna sahip 60 mm enindeki “roll film” de endüstri standartlarından biri haline gelmişti. Özellikle Rolleiflex türü çift lensli orta format fotoğraf makinelerinde kullanılıyordu. Bazı makinelerde kullanılan magazin ve ayarlara bağlı olarak 45×60, 60×60, 60×70 ölçülerinde fotoğraf çekilebiliyordu.

Orta Format Popülerleşiyor

İşte FUJIFILM de GFX serisinde 32.9mm x 43.8mm ölçülerinde bir algılayıcı kullanıyor. Biz yuvarlak hesap “33×44” diyelim. Nitekim bu serinin ilk ürünleri GFX50s ve GFX50r’da da bu boyutlarda algılayıcılar kullanılmıştı. Aslında dijitalde “orta format” çok yeni bir şey değil. Daha önce Hasselblad, Pentax, Mamiya, Leica ve Phase One gibi markalar değişik algılayıcı boyutlarında orta format ürünlerini piyasaya sunmuşlardı. Ancak genellikle moda, reklamcılık, endüstiyel çalışmalar yapan ve profesyonel fotoğrafçılar tarafından tercih edilen bu format, fotoğraf dünyasında FUJIFILM bu segmentte ürünler sunana kadar pek de popüler hale gelmemişti.

FUJIFILM GFX100, selefi GFX50s ile karşılaştırıldığında 102MP çözünürlüğe sahip arkadan aydınlatmalı algılayıcısıyla farklılığını ortaya koyuyor. Algılayıcı boyutu değişmediği halde çözünürlüğün iki katına çıkmış olması heyecan verici. Tabii burada kullanılan yeni teknolojinin payı oldukça büyük. GFX serisinde daha önce 14-bit olan renk derinliği GFX100’de 16-bit. Belki de 102MP çözünürlükteki algılayıcıya sahip olmasından çok daha önemli gelişmelerden birisi de bu… Ayrıca gövdeye entegre, 5,5-stop destekleyen 5 eksenli görüntü sabitleyici mevcut. Otomatik odaklama “akıllı hibrid” (TTL Kontrast AF / TTL Faz Algılamalı AF) özellikli… GFX100’de seri çekim saniyede 5 kareye çıkartılmış. Bu rakam GFX50s’te 3’tü. Katlanabilen LCD ekranda 2,36 M nokta ve elektronik vizörde 5,76 M nokta ile göz konforu arttırılmış.

Daha önceki orta format modellerde battery grip ayrı olarak gelirken GFX100’de gövdeye bütünleşik bir yapı ile karşılaşıyoruz. İki adet NP-T125 tip pil sayesinde, pillerin kullanım durumuna bağlı olarak yaklaşık 800 kareye kadar fotoğraf çekebilmek mümkün. Battery grip, iki adet pil derken FUJIFILM GFX’in ağırlığı yaklaşık 1400 gr. kadar. Ölçüleri ise 156.2 x 163.6 x 102.9 mm. Yani kelimenin tam anlamıyla “büyük” bir kameradan söz ediyoruz.

Son Sözler

Daha önce kısa süreliğine de olsa GFX50s ve GFX50r’ı deneyimleme fırsatı bulmuştum. FUJIFILM ’in bu orta format ürünlerinde sunduğu imaj kalitesini tartışmak bence abesle iştigal olacaktır. Burada öncelikle sorulması gereken soru, “Ben bu fotoğraf makinesiyle ne yapmak istiyorum?” olmalıdır. O yüzden “daha büyük algılayıcı, daha fazla MP” konusunda takıntısı olan fotoğraf tutkunlarının bundan sonraki bölümleri kendilerine bu soruyu sorarak okumasını özellikle rica ediyorum. Tam kare fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğrafları sosyal medya ortamından başka bir platformda paylaşmayanlar gibi…

FUJIFILM GFX100, kavrayışı ile büyük ama iyi bir ergonomiye sahip. Tutuşu güven veriyor, elinizden kayıp gidecek gibi bir endişeyle tutmuyorsunuz. Bütünleşik battery grip dikey fotoğraflar çekerken de ekstra deklanşör ve kontrol düğmeleriyle işinizi kolaylaştırıyor. Her ne kadar askı ile de kullanılabiliyor olsa da, boyunda taşınamayacak kadar ağır bir kamera olduğunu lensle birlikte 1,5 kilodan fazla bir ağırlığa sahip olduğunu tekrar hatırlatayım. Gerçi FUJIFILM ’in GFX’te kullanmış olduğu neopren katkılı askılar, hem enseyi terletmiyor, hem de esnek ve yumuşak yapısıyla boynunuzu tahriş etmiyor.

Kontroller konusunda FUJIFILM ’in diğer ürünlerinden alışık olduğumuz kontrol çarkları, GFX100’de karşımıza “sanallaştırılmış” olarak çıkıyor. Daha önceki GFX ürünlerinde ve H1’de kullanılan bilgi ekranı geliştirilmiş. Burada önceliklerinizi ayarlayabiliyorsunuz ve ISO, enstantane gibi kontrol çarklarını sanal olarak da kullanabiliyorsunuz. Makinenin hemen arkasında battery grip üzerinde de ekstra bir bilgi ekranı bulunuyor. Buradaki ayarları da keyfinize göre değiştirebiliyorsunuz. Ben özellikle histogram bilgisini tercih ettim. Aslında pratik gibi görünse de, tüm kontrollerin elektronik olması FUJIFILM geleneklerine aykırı gibi geldi bana.

Genellikle otomatik odaklama hızı ve kararlılığı deneyimlediğim birçok fotoğraf makinesinde üzerinde hassasiyetle durduğum özellikler arasında ilk sıralarda yer alır. Bu konuda endüstride önemli gelişmeler var. Birçok marka teknoloji desteğiyle daha iyi AF performansı sunuyor. Ancak, orta format bir kamerada bunu yapmak biraz daha farklı. Açıkçası GFX100’ün AF hızı ve kararlılığı beni şaşırttı. Özellikle yüz tanıma ve göze odaklama seçeneklerinin olması portrelerde içimi rahatlattı. Nitekim f/2,8 aralığında çektiğim bir sokak portresinde bunun karşılığını tam anlamıyla gördüm.

5 karede 1 GB data

Orta format makinelerde seri çekim özelliği profesyonel fotoğrafçıların çok da beklemediği, ya da beklemeye cesaret etmediği bir ayrıcalık olsa da FUJIFILM ’in 102MP çözünürlükteki bir veriyi saniyede 5 kare üreterek kaydediyor olması günümüzün koşullarında mucize gibi bir şey. Şöyle ki, sıkıştırılmamış RAW dosyalar 200 MB’tan fazla tutuyor. Yani 1 saniyede 5 kare çektiğinizde kartınıza 1 GB veri yazıyorsunuz. Dolayısıyla hızlı yazan ve okuyan SD karta ihtiyacınız olacak. Yalnızca karta mı? Daha büyük bir saklama alanına ve bu verileri işleyecek belleği yüksek daha hızlı bir bilgisayara…

Kişisel olarak sokakta fotoğraf çekerken diyafram öncelikli modu tercih ediyorum. Benim için çok daha pratik ve alıştığım bir yöntem… Bunu yaparken, ISO’yu belirli değerler arasında sınırlayıp otomatiğe alıyorum, enstantaneyi de çektiğim kareye bağlı olarak kontrol ediyorum. Diyafram öncelikli modun bana sunduğu en önemli avantaj alan derinliğini kontrol edebilme özelliği. Burada çektiğim özneyi, ya da nesneyi arka plandan kopartmak istiyor muyum, ya da arka plandaki bir takım unsurları da kareye eklemek istiyor muyum kararını veriyorum.

Orta formatta algılayıcının fiziksel boyutuna bağlı olarak alan derinliği birçok fotoğraf tutkununun ağzını sulandıracak nitelikte. Dolayısıyla APS-C algılayıcıda f/2,8 ile çektiğiniz bir kareyi, aynı mesafede aynı kadrajda orta format bir makine ile çekince bokeh dillere destan bir hale geliyor. Sanki f/2,8 değil de, f/1,4 ile çekmişsiniz gibi bir kareyle karşılaşıyorsunuz. Nitekim FUJIFILM GFX100’te bunu hemen her karede hissettim. FUJINON GF45 mm f/2,8 ve FUJINON GF110 mm f/2 lensleri kullandım. 45 mm 0,80 çarpanla tam karede 35 mm civarına denk geliyor, 110 ise 85-90 mm civarında… Her iki lens de kelimenin tam anlamıyla “ilahi”!.. FUJIFILM ’in özellikle prime lenslerindeki keskinlik özelliği bu iki lenste de kendini tam anlamıyla gösteriyor.

GFX serisinde, bir orta format kamerada dünyada ilk defa 5 eksenli görüntü sabitleyici kullanan FUJIFILM inanılmaz bir iş yapmış. Gerçekten de çoğu zaman tripod gerektiren ortamlarda elde çekim yapabiliyorsunuz. Ancak görüntü sabitleyici teknolojisinin çok yer kapladığını iddia ediyor FUJIFILM mühendisleri. Nitekim bu teknolojiyi APS-C kameralarından yalnızca H-1’de kullanmışlardı. Bu teknolojiyi kullandıkları kameraların gövdeleri bu nedenle daha büyük oluyormuş. Bu meseleyi ileride halledeceklerini ve diğer APS-C gövdelerinde de bu teknolojiyi kullanacaklarını ümit ediyorum.

Son olarak, GFX100 orta format kameralara bakışı değiştirecek devrimsel yeniliklerle donatılmış bir kamera. GFX50s ve GFX50r’den sonra FUJIFILM bu formattaki iddiasını çok üst noktalara taşımış. Emsalleri ile kıyaslandığında birçok açıdan önemli avantajları var. 102 MP olmasına, algılayıcıda önemli geliştirmeler yapılmasına karşın GF lensler kullanılabiliyor. Yani daha önce GFX50 kullananlar terfi etmek, ya da ikinci bir kamera olarak GFX100 satın almak istediklerinde ellerindeki GF lensleri rahatlıkla kullanabiliyorlar.

ABD’de 10.000 dolar, İngiltere’de de 10.000 sterlin olan kamera, ülkemizde de 10.000 dolar fiyat etiketi taşıyor.

Exit mobile version